Tag Archives: kar

Şeyh Said Gerçeği

Şeyh Said 1865 yılında Erzurum’un ilçesi Hınıs’a bağlı Kolhisar Köyü’nde dünyaya geldi. Babasının adı Şeyh Mahmut Fevzi’dir. Şeyh Said’in ailesi köklü ve büyük ailelerdendir.  “Şeyh Said Asılacağı sırada bir kağıdın üzerine Arapça şöyle yazıyor: “ Değersiz dallarda beni asmanıza pervam yoktur. Muhakkak ki ölümüm Allah ve İslâm içindir.” Şeyh Said Isyanı Muhammed Salih Pirani’nin kaleminden… Read More »

Karıma Mektup

bir tanem! son mektubunda: -başım sızlıyor yüreğim sersem!- diyorsun. -seni asarlarsa seni kaybedersem,- diyorsun, -yaşayamam!- yaşarsın, karıcığım, kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda; yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı, en fazla bir yol sürer yirminci asırlılarda ölüm acısı. Ölüm bir ipte sallanan bir ölü. bu ölüme bir türlü razı olmuyor gönlüm. fakat emin ol ki,… Read More »

Karlı Kayın Ormanında

karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin. efkârlıyım, efkârlıyım, elini ver, nerde elin? ayışığı renginde kar, keçe çizmelerim ağır. İçimde çalınan ıslık beni nereye çağırır? memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak? kayınların arasında bir pencere, sarı, sıcak. ben ordan geçerken biri : “amca, dese, gir içeri.” girip yerden selâmlasam hane içindekileri. eski takvim hesabıyle bu… Read More »

Hürriyet Kavgası

yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler, dalga dalga aydınlık oldular, yürüdüler karanlığın üstüne. meydanları zaptettiler yine. beyazıtta şehit düşen silkinip kalktı kabrinden, ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını yıktı Şahmeranın mağarasını. daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar. dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır. safları sıklaştırın çocuklar, bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

Bir Acayip Duygu

“mürdüm eriği çiçek açmıştır. – ilkönce zerdali çiçek açar mürdüm en sonra “ sevgilim, çimenin üzerine diz üstü oturalım karşı-be-karşı. hava lezzetli ve aydınlık ? fakat iyice ısınmadı daha ? çağlanın kabuğu yemyeşil tüylüdür henüz yumuşacık… bahtiyarız yaşayabildiğimiz için. herhalde çoktan öldürülmüştük sen londrada olsaydın ben tobrukta olsaydım, bir İngiliz şilebinde yahut… sevgilim, ellerini koy… Read More »

Dinleme başını!

karşı masadan çağırdılar, “buyrun” dediler“keyfim yok” dedim bağışlayın, “başımı dinleyeceğim biraz”sen misin diyen, bir curcunadır koptune kalabalık, ne kalabalıkmış yarab başım!bunca ayıp, bunca kayıp, bunca ölüm! attım kendimi dışarı, karıştım Şarlonun yalnızlığınauçuyorum şimdi barbaros bulvarından aşağıÜstümde insanlar, ne güzel, ve ayaklarımın aldında deniz! sana da söylüyorum hep, teo,başını dinleyeceğine, al başını git umağa! (rengahenk)