Tag Archives: daha

Ahmet Kaya'nın Hayatı

Ahmet Kaya’nın Hayatı: Ahmet Kaya, Malatya’da beş çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak 1957 yılında dünyaya geldi. Mensucat işçisi bir baba, çocuklarını yetiştirmekle yükümlü bir anne ve diğer dört kardeşle birlikte geçen çocukluk. Babası, neredeyse onun boyu kadar olan bir bağlama ile eve geldiğinde mutluluğun bu olduğunu düşünür. Dokuz yaşındadır daha. 24 Temmuz İşçi Bayramı’nda… Read More »

Şeyh Said Gerçeği Bölüm-6: Toplu İdam Kararı

TOPLU İDAM KARARI Diyarbakır’daki Şark İstiklal Mahkemesi acelesi varmış gibi hızlı çalışıyor, “elindeki işi” biran önce bitirmek üzere toplu idam kararları üretiyordu. Seyid Abdulkadir, hiçbir eyleme katılmamış oğlu olaylara karışmamıştı. Onlarla birlikte ipe çekilenlerden bazıları, son ana kadar bir Kürt isyanının patladığından bile haberli değildi. Fakat ayrıntıya inmeye zaman yoktu. Gerekenin yapılması için “teslim edilen”… Read More »

Şeyh Said Gerçeği Bölüm-6: İstiklal Mahkemeleri

İSTİKLAL MAHKEMELERİ İsyancıları yargılamak üzere kurulan İstiklal Mahkemeleri, korkunun kılıcı gibi işliyordu. İcraatından anlaşıldığı kadarıyla mahkemeler, yalnız kendilerini meydana getiren güce karşı sorumluydu. “Gücü” memnun etmek koşuluyla, kendi işleyiş kurallarını kendileri belirliyorlardı.

Şeyh Said Gerçeği Bölüm-2: Azadi Cemiyeti

AZADİ CEMİYETİ Milli mücadele başarıya ulaşınca verilen sözler bir yana bırakılarak Kürtlük faaliyetinde bulunan kişi ve kuruluşlar silinmeye başlamıştı. Ancak 1923’te merkezi Erzurum olmak üzere yeni bir örgüt 8. Kolordu bölgesinde kuruldu. “Azadi” adını taşıyan bu yeni cemiyetin çekirdeğini eski Hamidiye Alayları subayları ile Türk ordusunda bazı doğulu subaylar oluşturmaktaydı. 16

Karlı Kayın Ormanında

karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin. efkârlıyım, efkârlıyım, elini ver, nerde elin? ayışığı renginde kar, keçe çizmelerim ağır. İçimde çalınan ıslık beni nereye çağırır? memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak? kayınların arasında bir pencere, sarı, sıcak. ben ordan geçerken biri : “amca, dese, gir içeri.” girip yerden selâmlasam hane içindekileri. eski takvim hesabıyle bu… Read More »

Gövdemdeki Kurt

sen benim minare boyunda çam gövdeme, yumuşak beyaz bir kurt gibi girdin, kemirdin! ben barsaklarında solucan makdonaldı besleyen İngiliz amelesi gibi taşıyorum seni içimde! biliyorum kabahat kimde! ey ruhu lordlar kamarası kadın! ey uzun entarili tüysüz puankare! karşımda: demirleri kıpkızıl bir şimendifer ocağı gibi yanmak senin en basit hünerin; yine en basit hünerin senin buzun… Read More »