Category Archives: Nazım Hikmet

Kalbim

göğsümde 15 yara var!. saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak!.. kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak!!! ? göğsümde 15 yara var! sarıldı 15 yarama kara kaygan yılanlar gibi karanlık sular! karadeniz boğmak istiyor beni, boğmak istiyor beni, kanlı karanlık sular!!! saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak. kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak!… ? göğsümde 15… Read More »

Çankırı Hapishanesinden Mektuplar-2

bir akşamüstü oturup hapisane kapısında rubailer okuduk gazalîden : «gece : büyük lâciverdî bahçe. altın pırıltılarla devranı rakkaselerin. ve tahta kutularda upuzun yatan ölüler.> bir gün eğer, benden uzak, karanlık bir yağmur gibi, canını sıkarsa yaşamak tekrar gazalîyi oku. ve pîrâyendem benim, ben eminim sen sadece merhamet duyacaksın ölümün karşısında onun ümitsiz yalnızlığı ve muhteşem… Read More »

Fırtınadan sonra

-niyazi nihata- gökyüzü bulutsuz mavi bir ülkeÇırpınır köpükle lacivert denizkarşıki sahiller bir renksiz gölgeher taraf uyuyor her taraf sessiz siyah kayalarda bükülmüş beliak saçlı ana gözleri nemliufukta bir küçük beyaz yelkenligörünce semaya açıldı eli tam bugünle dört gün oldu gidelioğlum hasan daha hala gelmedipoyraz vardı deniz olmuştu deligitme dedim gitme o dinlemedi anne bu poyrazın… Read More »

Türk Köylüsü

topraktan öğrenip kitapsız bilendir, hoca nasreddin gibi ağlayan bayburtlu zihni gibi gülendir. ferhad?dır, kerem?dir, ve keloğlan?dır. yol görünür onun garip serine, analar, babalar umudu keser, kahbe felek ona eder oyunu. Çarşambayı sel alır, bir yar sever el alır, kanadı kırılır çöllerde kalır, ölmeden mezara koyarlar onu. o, -yunusu biçaredir, baştan ayağa yaredir.- ağu içer su… Read More »

Kadınlarımızın Yüzleri

meryem ana tanrıyı doğurmadı meryem ana tanrının anası değil meryem ana analardan bir ana meryem ana bir oğlan doğurdu Âdemoğullarından bir oğlan meryem ana bundan ötürü güzel bütün suretlerinde meryem ananın oğlu bundan ötürü kendi oğlumuz gibi yakın bize kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü. ve sevinçlerimiz… Read More »

Çankırı Hapishanesinden Mektuplar-1

saat dört, yoksun. saat beş, yok. altı, yedi, ertesi gün, daha ertesi ve belki kim bilir… hapisane avlusunda bir bahçemiz vardı. sıcak bir duvar dibinde on beş adım kadardı. gelirdin, yan yana otururduk, kırmızı ve kocaman muşamba torban dizlerinde… kelleci memedi hatırlıyor musun? sübyan koğuşundan. başı dört köşe, bacakları kısa ve kalın ve elleri ayaklarından… Read More »