Tag Archives: yok

Güneşı içenlerın türküsü

bu bır turku:- toprak canaklarda gunesı ıcenlerın turkusu! bu bir örgü:- alev bir sac örgüsü! kıvranıyor; kanlı; kızıl bir mesale gibi yanıyor esmer alınlarında bakır ayakları cıplak kahramanların! ben de gordum o kahramanları, ben de sardım o örgüyü, ben de onlarla günese gıden köprüden gectım! ben de ictim toprak canaklarda günesi. ben de söyledim o… Read More »

Nereden Gelip Nereye Gidiyoruz

başlangıç nereden gelip nereye gidiyoruz?belimizi doğrultup kalktığımızdan beri iki ayak üstüne,kolumuzu bir sopa boyu uzattığımızdan beri,taşı yonttuğumuzdan beri yıkan da yaratan da bizizyıkan da yaratan da biziz bu güzelim, bu yaşanası dünyada.nereden gelip nereye gidiyoruz?arkamızda kalan yollarda ayak izlerimiz kanlı,arkamızda kalan yollarda ulu uyumları ellerimizin, aklımızın,yüreğimizin,toprakta, taşta, tunçta, tuvalde, çelikte ve plastikte.nereden gelip nereye gidiyoruz?kanlı… Read More »

Korede Ölen Bir Yedek Subayımızın Menderese Söyled

gözlerinizin ikisi de yerinde, adnan bey, iki gözünüzle bakarsınız, iki kurnaz, iki hayın, ve zeytini yağlı iki gözünüzle bakarsınız kürsüden meclise kibirli kibirli ve topraklarına çiftliklerinizin ve çek defterinize. ellerinizin ikisi de yerinde, adnan bey, iki elinizle okşarsınız, iki tombul, iki ak, vıcık vıcık terli iki elinizle okşarsınız pomadalı saçlarınızı, dövizlerinizi, ve memelerini metreslerinizin. İki… Read More »

Kemal Tahire Mektup

«malatya» diyorum, senin çatık kaşlarından başka bir şey gelmiyor aklıma. bursada kaplıcalar amasyada elma diyarbakırda karpuz ve akrep. fakat senin oranın, malatyanın nesi meşhurdur, yemişlerinden ve böceklerinden hangisi, suyu mu, havası mı? düşün ki hapisanesi hakkında bile fikrim yok. yalnız : bir oda, bir tek penceresi var : çok yüksek olan tavana yakın. sen ordasın… Read More »

Davet

dörtnala gelip uzak asyadan akdenize bir kisrak basi gibi uzanan bu memleket bizim! bilekler kan içinde, disler kenetli ayaklar çiplak ve ipek bir haliya benzeyen toprak bu cehennem, bu cennet bizim! kapansin el kapilari bir daha açilmasin yok edin insanin insana kullugunu bu davet bizim! yasamak bir agaç gibi tek ve hür ve bir orman… Read More »

Çankırı Hapishanesinden Mektuplar-1

saat dört, yoksun. saat beş, yok. altı, yedi, ertesi gün, daha ertesi ve belki kim bilir… hapisane avlusunda bir bahçemiz vardı. sıcak bir duvar dibinde on beş adım kadardı. gelirdin, yan yana otururduk, kırmızı ve kocaman muşamba torban dizlerinde… kelleci memedi hatırlıyor musun? sübyan koğuşundan. başı dört köşe, bacakları kısa ve kalın ve elleri ayaklarından… Read More »