Category Archives: Nazım Hikmet

Büyük İnsanlık

büyük insanlık gemide güverte yolcusu tirende üçüncü mevki şosede yayan büyük insanlık. büyük insanlık sekizinde işe gider yirmisinde evlenir kırkında ölür büyük insanlık. ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter pirinç de öyle şeker de öyle kumaş da öyle kitap da öyle büyük insanlıktan başka herkese yeter. büyük insanlığın toprağında gölge yok sokağında fener penceresinde cam… Read More »

Bulutlar Adam Öldürmesin

analardır adam eden adamı aydınlıklardır önümüzde gider. sizi de bir ana doğurmadı mı? analara kıymayın efendiler. bulutlar adam öldürmesin. koşuyor altı yaşında bir oğlan, uçurtması geçiyor ağaçlardan, siz de böyle koşmuştunuz bir zaman. Çocuklara kıymayın efendiler. bulutlar adam öldürmesin. gelinler aynada saçını tarar, aynanın içinde birini arar. elbet böyle sizi de aradılar. gelinlere kıymayın efendiler.… Read More »

Bu Vatana Nasıl Kıydılar

İnsan olan vatanını satar mı? suyun içip ekmeğini yediniz. dünyada vatandan aziz şey var mı? beyler bu vatana nasıl kıydınız? onu didik didik didiklediler, saçlarından tutup sürüklediler. götürüp kâfire : «buyur…» dediler. beyler bu vatana nasıl kıydınız? eli kolu zincirlere vurulmuş, vatan çırılçıplak yere serilmiş. oturmuş göğsüne teksaslı çavuş. beyler bu vatana nasıl kıydınız? günü… Read More »

Korede Ölen Bir Yedek Subayımızın Menderese Söyled

gözlerinizin ikisi de yerinde, adnan bey, iki gözünüzle bakarsınız, iki kurnaz, iki hayın, ve zeytini yağlı iki gözünüzle bakarsınız kürsüden meclise kibirli kibirli ve topraklarına çiftliklerinizin ve çek defterinize. ellerinizin ikisi de yerinde, adnan bey, iki elinizle okşarsınız, iki tombul, iki ak, vıcık vıcık terli iki elinizle okşarsınız pomadalı saçlarınızı, dövizlerinizi, ve memelerini metreslerinizin. İki… Read More »

Bir Dakika

deniz durgun göl gibi, gitgide genişliyor sular kayalıklarda nurdan izler işliyor, engine sarkan gökler baştan başa yıldızlı.. Şimdi göğsümde kalbim çarpıyor hızlı hızlı. göklerden bir yıldızın gölgesi düşmüş suya dalmış suyun koynunda bir gecelik uykuya bazan uzunlaşıyor, bazan da kıvranıyor durgun suyun altında bir mum gibi yanıyor yakın olayım diye bu gökten gelen ize Öyle… Read More »

Bir Acayip Duygu

“mürdüm eriği çiçek açmıştır. – ilkönce zerdali çiçek açar mürdüm en sonra “ sevgilim, çimenin üzerine diz üstü oturalım karşı-be-karşı. hava lezzetli ve aydınlık ? fakat iyice ısınmadı daha ? çağlanın kabuğu yemyeşil tüylüdür henüz yumuşacık… bahtiyarız yaşayabildiğimiz için. herhalde çoktan öldürülmüştük sen londrada olsaydın ben tobrukta olsaydım, bir İngiliz şilebinde yahut… sevgilim, ellerini koy… Read More »