Category Archives: Yılmaz Erdoğan

Kızım Berfine

berfinim, içimin güler yüzü, yaşanılası iklimim hoşgeldin. (adımın çapraz yazılması kimin umrunda.. denize düşen yılana öykünür biraz da…) bir aralık sızıverdin işte ömrümüzün en gevrek zamanı… çıt diyor kırılıyoruz, öfke kadar saydamız o zamanlar ve kırılgan bıçak kadar! kızım demeyi öğrettiğin için o tanrısal kokun ve gülüşündeki baban için ki hala zilleri çalıp kaçmak istiyorduk… Read More »

Pastırma yazı

böyle zamansız güneşli, umulmadık mavi günlerde bir bekleme salonu yalnızlığına bürünüyorum.. iliklerimdeki yitik aşkı sarhoş bir unutkanlığa ilikliyorum… sanki şiirini bilmediğim bir fransız akşamında kaldırım taşlarını sayıyorum kalbimin.. içimde ayak izlerin, aylak bir yaz geçiyor avuçlarımdan… ve ben ne zaman, kiminle sevişsem, hâlâ seni aldatıyorum!

Sebebim derler ya…

ölümüm senden olur bilinsin ne uçsuz bir kan akışı ne buğusu kadehte rakının, ela ve sonsuz bir teneşir uykusu gözlerinin ağlamaklı bebeğine… acemi zamanlar silinsin ölümüm senden olur bilinsin sen istesen aslında bütün kafiyeleri eskitirsin aklında kalmayacak aklım başka kollar başka sarılmalar ve her defasında alsancak platonik rutubet kokacak aklına bir fikir gelecek bir çift… Read More »