Biraraya
eşit olmadığı söylenir insanların aynı boyda olmayan beş parmağı gibi bir elin oysa uzanır nice yorgun emekçinin dudağı su dolu avucuma elimin eşit olmayan beş parmağının ucunu getirince biraraya
eşit olmadığı söylenir insanların aynı boyda olmayan beş parmağı gibi bir elin oysa uzanır nice yorgun emekçinin dudağı su dolu avucuma elimin eşit olmayan beş parmağının ucunu getirince biraraya
iki rayı gibiyiz bir tren yolunun yakın olması neyi değiştirirki son istasyonun
her satırımendireğe dizili karabatağa benzeyenbir mektup bırakarakbalıkçı koyundansisler içinde uzaklaşan kayık gibibir sabah usulca ayrıldınkoynumdan bütün yolcularınıboğaz köprüsünün çaldığıaraba vapurununboş seferlerigibi yalnızca rüzgargezinir sensizyüreğimde durgun bir sudur aslında denizki çocuklarınacemi oltalarını denediklerikuytu bir iskelenintahtaları altına yazdığımayrılık şiirini okudukçadalgalanır
o siyahtı kurşuna dizenler beyaz silah sesinden ürkerek gökyüzüne uçuşan kuşlar bembeyaz
geçim parası için nice yaşlının eski İstanbul evlerinden getirdiği eşyalar üstüne kar koyulup satılıyor antik acılar çarşısında……..
i yüreğim ıslaktır benim kuytularda ağlamaktan ve hafif uçuktur rengi kurusun diye kaç kez günese asılmaktan ii barış yüreğimde çam kokulu bir orman varsın konsun dallarına savaş denilen yaşlı ağaçkakan iii yüreğim ilk şiirim