Seyduna & Şahrud – Yüreğimde Yara Sesi

By | March 15, 2014

Yüreğimde yara sesi var.
Bir bıyık niye uzar, kıyametteyken sen?
Ayna sırrını döker mi hüzünden, unutulmaktan?
Hani öz yüzüne bakamazsın ya,
Hani suyu kirletir ya ellerin.
Ki o eller devrim ateşi taşırdı,
Yüzü gülsün diye ayazdakilerin.
Şimdi saklanacak yer ararlar.

Bir el niye utanır kendinden hoca?
Sadece birbirine tutunur karanlıkta usulca?
Ah elleri salhaneye sokmamalı,
Susuz ellere denizi göstermemeli,
Ne yapacağını bilmez şaşkınlarım.
Tutar bir su sızıntısına kanar da, deryadan olur.
Ama ne bilsin bunu yağmurla beslenen nilüferler.

Eller mi suçlu de hoca?
Açlık mı, susuzluk mu?
Açlık; çarık yedirir derdi de masal amcam,
Bir türlü anlamazdım.
Bir el niye bilmez ölçüsünü,
Panikler, saf sevda karşısında?
Hata sinsice bekler kapısında.

Niye büyükçe kirlenir çocukların elleri?
Peki, bilir misin ellerdeki o kahredici kederi?
Neden bunca kolay kundaklanır,
Köy evlerine benzer yürekleri?
Büyümese daha mı iyi olur köy çocukları?
Köyünde kalsa, kirletmese kentleri, kentlileri.

De hoca, daha mı iyi olur?
Kirli çocukları beslemeyip asıp kurtulsak,
Ah de hoca?
Köylü yürekli, kına bakışlı,
Bir yürek neden öldürür kendini, yetmeyince kendine?
Bir bakış neden uzar tırnak tırnak?
Neden her günah ille de bir el arar?
Peki eller neden mezar kazar?
Omzum ortasında iğneli fıçı,
Çengelli sorularla tetiklenen.

Bir yürek neden yanıtlayamaz mantıklı soruları?
İflasını verir mantık maliyesine, kendini fesheder.
Kaybettiği kanla sarar yine yarasını.
Olur olmaza ilikler yakasını,
Öylece köylü durur zulmün önünde, sökülür diş diş.
Sustuğunu unutturmak sayar ahmakça.

Ellerim günah rengi hoca,
Tütün basıyorum yangınıma,
Acı acı yansın, külden beter olsun.

Bir el niye imdat ister batarken günah batağında?
Ellerimde havar sesleri.
Bırak boğulsun ellerin kendi çığlığında.
Bir el ne ister hoca, başka ne?
Çatısı niye çöker bir yüreğin?
Kan ağlar göçünce kırlangıçları.
Bırak yıkılsın başına dünyası,
Yıkasın ölüsünü kendi kanında ne çıkar?
Tabutunu öz ırmağı götürsün kim bakar?

Bir yürek kaza sonucu nasıl ölür?
Ölürse iyi ki mi ölür, yolun, havanın hesabı sorulmaz mı?
Ohh, öldü de kurtulduk mu olur?

Ah hoca.
Yüreği mahkeme salonu, aklı kürsü,
Adil olduğunu bildiğim yargıtaysız merci,
Kestiğin boynumdan kan akmaz bilesin.
De, bir yürek niye yargılatır kendini bir başka yüreğe?
Neden öyleyse bir yürek kendine ağır,
Kendi ipinde sallanır ve böylesine birbirine sağır.
Asma yaprağı gibi titremesi, asılacağını bilmesinden mi?
Yoksa asma dalı gibi birbirine sarılmasını bilmemesinden mi?
Nasıl küfür gibi durur göğsün elinden bir yürek?
De ha, herşeyi bilen Şahrud, de…

Şiir: Tunay Bozyiğit

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *