Tag Archives: zamana

Ben Senden Önce Ölmek İsterim

ben senden önce ölmek isterim. gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? ben zannetmiyorum bunu. iyisi mi,beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni gorebilesin fedakarliğimi anlıyorsun vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. ve toz oluyorum yaşiyorum yanında senin. sonra,… Read More »

Göçebe

birbirinde arınan iki nehir gibi birbirimizden geçerek Çıktığımız açıklık ruhlarımızı yeniden bölüştürüyordu bedenlerimize uçurum içini çekiyordu orman fısıldıyordu kumlarını silkeleyen göçebe bedenin yeniden düşüyordu yola görönmezin atlarıyla uzaklaşıyordun erkekliğin sütünü bıraktığın tuzlu dudaklarım ardından bi şiiri mırıldanıyordu sana uçurum, orman, ay ve bedenindeki birkaç işaretle zamana geçirilen dayanıklı söz, o gece ardından mırıldandığım şiir Şimdi… Read More »

Abbas

haydi abbas, vakit tamam; akşam diyordun işte oldu akşam. kur bakalım çilingir soframızı; dinsin artık bu kalp ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; tam kenarında havuzun. aya haber sal çıksın bu gece; görünsün söyle gönlümce. bas kırbacı sihirli seccadeye, göster hükmettiğini mesafeye ve zamana. katıp tozu dumanı, var git, böyle ferman etti cahit, al getir ilk… Read More »

Bir, Üç ve Beş

desen ki denizin tuzu çiğ düşmüş kadife donlu patlıcanlar desen ki kendilerinden karga çığlılarıyla kaçanlar en fakiri en zengini çirkini ve orospusu seni unutmuş olsun sen ki üşümüş gökte o yalnız bulutsun kıskanmadığın cömert bir maviliğin ortasında o bildiğin yalnızlığın ellerinden tutmuşsun desen ki unutulmuşsun denizler kızılca kıyamet akıp geçiyor zamana karşı geliyorsun bir üç… Read More »

Bir Zamanlar…

bir zamanlar… bir zamanlar ben de gökte ki yildizlari sayardim… söyle veya böyle… bir hayalin içinde kaybolurdum. taze gülün kokusunu, sentetik yapili insanlarda ariyor- dünyanin tek sorunuymus gibi, kafa yoruyordum.. bir zamanlar… bir zamanlar kara topragin varligindan da habersizdim… asfalt kapli yolu geçer de tesadüfen yesili gelismemis, bir tabakaya gözüm kayiverse, basimi baska yöne çevirirdim.… Read More »

Sana geliyorum

görmeden, doğduğum gecenin seherini ellerim değmeden anama, ve günah izi yokken dudaklarımda, bebeklere has bir dille ağlayarak, sana geliyorum sana Çırıl- çıplak köklerim siğmadı zamana; silktim ham meyvelerimi utandım da, bir garip ağaç oldum aşk uükesinde, kutsal duygularınla donandım yaprak yaprak sana geliyorum sana dal- budak ne bir dürüm ekmek var heybemde ne içecek suyum… Read More »