Category Archives: Nazım Hikmet

Kalbim

göğsümde 15 yara var!. saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak!.. kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak!!! ? göğsümde 15 yara var! sarıldı 15 yarama kara kaygan yılanlar gibi karanlık sular! karadeniz boğmak istiyor beni, boğmak istiyor beni, kanlı karanlık sular!!! saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak. kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak!… ? göğsümde 15… Read More »

Karıma Mektup

bir tanem! son mektubunda: -başım sızlıyor yüreğim sersem!- diyorsun. -seni asarlarsa seni kaybedersem,- diyorsun, -yaşayamam!- yaşarsın, karıcığım, kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda; yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı, en fazla bir yol sürer yirminci asırlılarda ölüm acısı. Ölüm bir ipte sallanan bir ölü. bu ölüme bir türlü razı olmuyor gönlüm. fakat emin ol ki,… Read More »

Karlı Kayın Ormanında

karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin. efkârlıyım, efkârlıyım, elini ver, nerde elin? ayışığı renginde kar, keçe çizmelerim ağır. İçimde çalınan ıslık beni nereye çağırır? memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak? kayınların arasında bir pencere, sarı, sıcak. ben ordan geçerken biri : “amca, dese, gir içeri.” girip yerden selâmlasam hane içindekileri. eski takvim hesabıyle bu… Read More »

Kemal Tahire Mektup

«malatya» diyorum, senin çatık kaşlarından başka bir şey gelmiyor aklıma. bursada kaplıcalar amasyada elma diyarbakırda karpuz ve akrep. fakat senin oranın, malatyanın nesi meşhurdur, yemişlerinden ve böceklerinden hangisi, suyu mu, havası mı? düşün ki hapisanesi hakkında bile fikrim yok. yalnız : bir oda, bir tek penceresi var : çok yüksek olan tavana yakın. sen ordasın… Read More »

Kırkıncı Yılımız

hepimiz kırk yıl önce doğduk, kırk yıl önce sabahleyin kırk yıl önce gün ışırken bedreddinin İznik gölünde çamlı bellerinden birinde köroğlunun ve sibiryadan, esirlikten dönen bolşevik osman pusuya düşürürken urfa yolunda seher vakti fıransızı. hepimiz kırk yaşındayız yirmisine basanımız da altmışını geçenimiz de atılıp ölenimiz de İstanbulda müdüriyet penceresinden. bu kırkıncı yılımızda ne bir ormanız… Read More »

Kocalmaya Alışıyorum

kocalmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına, kapıları çalmaya son kere, duruq durmadan ayrılığa. saatler, akarsınız, akarsınız, akarsınız… anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına. bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim. dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı. Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı. kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller, öylesine başlarından aşkın işleri.