Category Archives: Can Yücel

Hayatta ben en çok babamı sevdim

hayatta ben en çok babamı sevdimkaraçalılar gibi yardan bitme bir çocukÇarpı bacaklarıyla– ha düştü ha düşecek —nasıl koşarsa ardından bir devin,o çapkın babamı ben öyle sevdim bilmezdi ki oturduğumuz semti,geldi mi de gidici – – hep, hepp acele işi! —Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.atlastan bakardım nereye gitti,Öyle öyle ezber ettim gurbeti. sevinçten uçardım hasta… Read More »

Bi Sen Eksiktin Ay Işığı

bileklerimizi morartmiş yeni alman kelepçeleri, otobüsün kaloriferleri bozuldu kamandan sonra sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik, başımızda perensip sahibi bir başçavuş. niğde üzerinden adana cezaevine gidiyoruz… bi sen eksiktin ayışığı gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!

Ellerimde Bir Göztaşı

ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde giritli bir ölümüm varmiş, bir balıkçı fitil gibi patlayacakmış avucunda otuz çubuklu gençliğim Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mı ben ki, o camgöbeği çiçekler açan ağaç kırılmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmış… Read More »

Güzele

dün gece senin küçücük elinle yalnız yattık yalnız senin küçücük elinle yalnızlık kandilli ilkokulu kadar kalabalık zilleri çaldığında düşlerinin sınıfların kapıları ardına kadar açık gökyüzünün, denizin, toprağın, hayalle, emeğin haklı sınıfları belki de baskın korkusuyla vefasız, akıntıya atılan kitaplar varya onlardan Öğrenmiş marxı, gümüş balıkları ve belki de onun için o kadar, o kadar aydınlık… Read More »

İnsan Resmi

yeraltı günleri bunlar kör yılı köstebek ayı siyah önlüklü bir güneş ayazda okula gidiyor dizilmiş danaburunları iki keçe islıklıyorlar bebeyi Çepeçevre boynumda sıçandişi bir bahçe oynuyorlar iki roma bir paris bir peking karım en çok soğuk harbi seviyor Çocuklarımızdan yaşamların kapısında kuyruk olmuşuz Önde emirerleri memede piçler sütsüz analar akşam oldu memur çıktı kapıya mal… Read More »